KALPTE YAŞAMAK

Mistikler kalbi bir boyuttan diğerine ya da geçmiş gelecek kavramından şimdiye geçiş köprüsü olarak kabul ederler; bazı kapılar sadece ve sadece gönül gözü ile görülür, kavranır, bilincin perdeleri kalpten aralanır, derler. Bu perdeleri aralamak bir şeyleri geride bırakmak ve bir şeylere yeniden doğmaktır. Bu sebeple kalp yeniden doğumun, ikinci doğumun, bilincin doğumunun da kapısı olarak görülür. Kimi okullarda kalp kapısı içsel yolculuğun yataydan dikeye geçtiği kapı olarak görülür.  

Zihin birçok bilgiyi taşımaktadır. Ancak taşıdığı bilgiler geçmişe ve/veya ezbere dayalıdır. Zihin yatay bir düzlemde blok bir zaman bilincindedir. Kalpte ise zaman geçerliliğini yitirir. Zihinde birikmekte olan bilgilere sıklıkla ihtiyaç duyarız. Gündelik hayatımızda birçok eylemi zihnimizi ve zihnimizin yetilerini kullanarak gerçekleştiririz. Hesap işlemlerinde, alışverişte, pratik birçok görevi gerçekleştirmekte zihnimizi kullanmamız gerekir. Hazzı ertelemekten irade kullanmaya, çözüm üretmekten geçmiş ve geleceğe uzanmaya zihinsel güçlerimize ihtiyaç duyarız. Aynı kollarımıza, bacaklarımıza, gözlerimize ihtiyacımız olduğu gibi zihnimiz de birçok farklı konuda bize destek verir. Ama zihin varoluşumuzun, hayatımızın tamamını kapsamaz. 

Bir çocuğa baktığımızda çok düşünsel veya hesapçı hareketler görmeyiz. Ama zamanla eğitimden geçen çocuk zihinsel davranışlarını, iyi/kötü zihnini ve zihnine yüklenmiş bilgileri kullanarak belirlemeye başlar. Doğasında sevgi ile doğan çocuk eğitim aldıkça daha çok zihin merkezine taşınır. Zaman içinde saf sevginin yerini, sahiplenmek, kıskançlık gibi duygular ele geçirmeye başlar. Ancak her çocuğun büyürken hem zihin merkezinin bilgi ile hem de kalp merkezinin sevgi ile beslenmesine ihtiyacı var. Her çocuğun yaşı ilerledikçe doğal sevebilme yetisini köreltmeye değil, yeşertmeye ihtiyacı var. 

Bilgeler sevgi konusu üzerinde özenle dururlar. Sevgi konusu Batı’nın literatüründe, Doğu’nun mistisizminde sıklıkla karşımıza çıkar. Sağlıklı toplumların, sağlıklı bağ kurabilen ve sevebilen bireylerden çıkabileceğinden bahsedilir. Yani sevmeyi öğretmekten bahsedilir. İnsanı, börtü böceği, çevreyi, tabiatı, edinilen işi uğraşı, edinilen mesleği.  Sevmeyi takip etmekten bahsedilir. Sevgiyi takip etmek yaşama anlam katan şeyi takip etmektir. Sevgi kilitlerin anahtarı, tıkanıklıkların gidericisi, karanlığın güneşi olarak görülür. 

Bu sebeple kalp merkezine, gönle, gönül gözünü açmaya yönelik birçok atölye çalışması tasarlanmıştır. Sufizmde kalp bölgesine atfedilen letaif yerleri (Latife kelimesinin çoğulu. Latife, lütufkâr anlamının yanında cismi olmayan, gözle görülmeyen anlamına gelir) başlı başına bir ihtisas konusudur.


Bir dönem Kalbin Sessizliği isimli bir çalışmaya katılmıştım. Çalışma yeşil şifonlar, yastıklarla dekore edilmiş bir odada yapılıyordu. Yeşil özellikle kalbin rahatlaması ve sakinleşmesi için ihtiyaçı olan alanı tanıyan renk olduğu için dekorasyonda tercih edilmiş. Çalışmanın üçüncü günü dekorasyon rengi pembeye değişti. Pembe ise koşulsuz sevginin rengi idi. Ancak ilk iki gün kalbimizin sakinleşmesi, rahatlaması için alan açılmıştı. 

Çalışma boyunca kolaylaştırıcı ‘’diğer el ile çırpılmayan tek elin çırpma sesini dinle’’   ‘’Tek elin sesi nedir?’’ koanı ile bizi baş başa bırakmıştı.  İkilik zihne ait olduğu için ve kalp ikiliği barındıramadığı ve kalbin iletişimi sessiz olduğu için bu koan çalışmanın bir parçası olarak kullanılıyordu. Çalışmanın her aşaması bizlerin kalbin sessiz iletişimine duyarlılığını arttırıyordu. Bir nevi sessizliğin sesi ile tanışıyorduk. 

O çalışmada ve benzer kalp üzerine yapılan çalışmalarda bana dokunan, beni uyandıran, zaman zaman yeni deneyimlere ve yeni sorgulamalara alan açan bir çok cümle oldu. İste o cümlelerden bazıları;   

Zihin ya geçmiştedir ya gelecektedir. Kalbimiz şimdide atar. Kalp bizleri zihnin geçmiş-gelecek arasında yaptığı ileri-geri turdan şimdiye taşır. Kalbin bilgisi ne metinlerde, ne de söylenenlerdedir. Anda olmak kavramını zihinsel zaman döngüsü ile idrak etmeye çalışmak neredeyse imkânsızdır. Kalp her zaman andadır. Kalp bizi şu âna, dolayısıyla gerçeğe bağlar. Kalpte yargı yoktur, kıyas yoktur, ezber yoktur, sınıflandırma yoktur. Bunlar zihnin işlevleridir. Kalpte nefret yoktur. Nefret geçmişe bağlıdır ve zihnin yaratımıdır. Kalp için geçmiş yoktur ve gelecek de henüz oluşmamıştır. Zihinse ya geçmişten gelen deneyimleri taşır ya da gelecekle ilgili beklentileri/endişeleri. Zihin her zaman kalbin önüne geçmeye çalışır. Zihnin de limitleri vardır. Kalp ânın içinde gerçekle beraber atar. Söyledikleri gibi kalp düşünseydi atmaktan vazgeçerdi. Kalbin zihnin ötesinde kendi zekâsı vardır. Kalpte şüphe yoktur. Kalpte sevginin çiçeklerinin tohumları vardır. Kalp şairane bir sevgi bahçesinin yeşerebileceği potansiyel bahçemizdir ve kokusu huzur, oyunculuk, yaratıcılık, sevgi, otantiklik, şefkattir. Kalbi sulamak, kalbe alan tanımak ve şifalandırmak bu bahçeyi yaratmaktır. Kalp tüm kelimelerin, tanımların, kalıpların ötesinde ânın/aşkın gizemine açılan bir köprüdür. “Kalbin dili sessizdir” ibaresini mistiklerden sıklıkla duyarız. “Kalp gerçeklikle sessizlikte buluşur” derler. Kalp bizi yapılanmış zihnin hayallerinden, arzularından, hırslarından, kaygılarından, güç/prestij/zenginlik arzularından şimdiye olana, olanın şairane gerçekliğine ve gerçeklikle sessiz bir ilişkiye taşır.

Okuduğumuz, duyduğumuz, dokunduğumuz her şeyin sadece zihinde takılıp kalmaktansa kalbimize dokunmasına izin verdikçe gerçeklikle bambaşka bir ilişkiye geçeriz. 

Göğüs bölgenize doğru derin nefesler alın ve bunu yaparken koltuk altlarınızın ve göğüs bölgenizin  gerginliği bırakmasına, rahatlamasına izin verin. Bitki özlerinden yapılan Auro-Soma adlı ürünün kalp merkezine odaklanan kokusunu alın veya Dettora marka yağlar ya da gül yağı ve kalp merkezinizi bu doğal kokularla yıkayın. Karşınızdaki kişiyi dinlerken farkındalığınızı bir zihne, bir göğüs bölgesine, sonra tekrar zihne taşımayı ve karşınızdakini dinlemeyi deneyin. Zihin ve kalpten dinleme arasındaki farkı hemen göreceksiniz. “Ayışığı Sonatı”nı dinleyin ve kulaklarınızın kalbinize açılan kapılar olduğunu düşünün. Parça bırakın kulaklarınızdan geçip kalbinize işlemeye başlasın. Tüm duyularınızın aracılığı ile hayatın kalbinize tesir etmesine izin verin. Eşinizin, çocuklarınızın, dostlarınızın veya bir yabancının gözlerine bakarken bu kişinin gözlerinden geçerek kalbine de bakın. Kişinin kalbini kendi kalbinizde hissedin. Karşınızdaki kişiye bakmak için bir süreliğine ya sadece sol gözünüzü veya gönül gözlerinizi kullanın. Bu sizi hayata/gerçeğe daha çok yakınlaştıracaktır. Sizi zihinsel yalıtılmışlıklardan dışarı taşıyacak ve hayata katılımcı kılacaktır. Sizi bir alıcıdan katılımcıya/vericiye dönüştürecektir. Yalıtılmışlık yanılsamasının dışına taşıyacaktır. 

Kalp bizi benliğimize/mevcudiyetimize taşır. Kalp bizi zihnin gezindiği zaman/mekân/doğru/yanlış kavramlarının/kalıplarının-madde dünyasının/yatay düzlemin ötesinde kendimize, manevi dünyamıza/dikey düzleme ve engin bilinç okyanusuna taşımaktadır. Yunus Emre’nin yer yer dillendirdiği gibi görünen ve görünmeyen âlemlerin bilgisi kalpte barınmaktadır. Kalple insan zihin fincanlarını kırıp, nehirleri aşıp okyanusla bir olur.   

İçinde yaşadığımız dönemde hayatlarımızda zihin oldukça güçlü bir yer kaplamaktadır. Kalp merkezinin önemi ve doğası Mevlana Celalettin Rumi, Şemsi Tebrizi, Yunus Emre gibi ustalarca tüm dünyada paylaşılmıştır. Kalp merkezini zihinsel ve duygusal tozlarından arındıracak,  güçlendirecek, destekleyecek birçok farklı uygulamayı mistikler sıklıkla dile getirmişlerdir.

Farkında yaşamak hem kalbin hem zihinin farkına varmak ve her iki merkezde de dengede olmaktır. Ana yaşam kaynağını istediğimiz şekilde bilinçle ihtiyacımız olan merkeze yönlendirmektir; zihnin ve işlevlerinin/limitlerinin, kalbin farkında olmak ve bu farkındalıkla her ikisini de kapsayan bir benlikle mevcut olmaktır.  

Ünlü Houston Üniversitesi araştırmacılarından yazar Brené Brown The Power of Vulnerability kitabında “Courage” kelimesinin özünün “Cor”, yani kalpte olmaktan geldiğini belirtmiş ve cesur yaşamanın/yürekli olmanın kahramanca bir şeyler yapmak değil, kalbimizi ifade edebilmek olduğunu dile getirmiştir. “Yürekli insan kalpte yaşayan insandır,” demiştir.  Cesaretin kalp ve zihnin dengesi ile yaşayabilme, tüm kırılganlıklarımızla her türlü değişimin karşısında var olabilme yetisi olduğunu savunmuştur. Cesur yaşamak her an bedenimizde gerçekleşen, hayatın bir parçası olan ölüm ve yaşam döngüsünde ayrım yapmadan mevcut olabilmektir. Ölüm ve yaşamı zihinsel bölünmenin ötesinde kucaklayabilecek mevcudiyet kalptir. Zihin ölümü bir son, bir başarısızlık, bir hata olarak algılayabilir. Kalp için ise ölüm yaşamın parçası, yaşam ölümün parçası ve zenginliğidir. Kalp ayrım yapmaz, ayrıştırmaz, dilin kısıtlayıcı yapısının ötesine geçer.   

Kendini bilmenin/fark etmenin, sükûnetin barındırdığı potansiyeli bilmenin, içsel güzelliğin müziğini/çoşkusunu/ dansını hissetmenin,  farklı boyutların kapısını açanın kalp kilidinin anahtarı olduğu söylenir. Bilgi birçok âlemlerin kapısını açan anahtardır.  Kimi bilgiler okuyarak, kimi bilgiler paylaşarak yaşanan deneyimler ile edinilir.  


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HUMAN DESIGN

PRAG VE SİMYA

Kralların Şarap Bölgesi Burgonya’da Büyüleyici Bir Şarap ve Gastronomi Seyahati